Kocam (ALINTI)
Haz 6, 2020 // By:admin // No Comment
Ben Esra telefonda seni boşaltmamı ister misin?
Telefon Numaram: 00237 8000 92 32
Merhaba pislik.org sex hikayeleri okuyucuları, derlediğimiz en büyük hikaye arşivini sizlerin beğenisine sunuyoruz.okuyup keyif almak ve sırılsıklam olmak işte tüm mesele bu.
Kocam (ALINTI)
image
Kocam pazarlama konulu bir işte çalışıyor. Bir çıktığı zaman günlerce gelmiyor, ben evde yalnız kalıyorum. Yeni evliyken başladı bu durum, hala devam ediyor. İlk bir yıl çalışmıyordum. Evde oturuyor, kocamın gelmesini bekliyordum. Haftada, on günde bir gelip bir iki gün kalıyordu. İşte o günlerde yalnız geçen günlerin acısını çıkarmaya çalışıyorduk. Bazen yataktan çıkmıyorduk diyebilirim. İyi bir sikiciydi kocam ilk zamanlar… Canımı çıkarıyordu o bir günlük gelişlerinde… Giderken uğurlamaya bile halim kalmıyordu, yatağımda el sallıyordum sadece… Sikilmiş, harap, bitap…
Sonra sonra tavsadı işler… Koca beyin koşuşturması, işin stresi sikine vurmaya başladı. Gelir gelmez bir posta sevişiyor, kalan zamanlarımızı dışarıda gezmeyle geçiriyorduk. Sekse ayrılan zaman dilimi küçülmeye başladı git gide…
Ardından ben çalışmaya başladım. Yalnızlık ve ekonomik durum bunu zorunlu kılmıştı. Bir yandan da aylar boyu evde yapayalnız, boş boş koca yolu beklemek psikolojik durumumu berbat etmeye başlamıştı. Eh, itiraf ederim, kocamın uzun süreler beni yalnız bırakması da bunda etkendi. Sağlıklı, cinsel yönden hayli istekli ve faal bir genç kadındım. En verimli, en sevişilmesi gereken dönemde günler haftalar boyu yalnız kalmak… İki kişilik koca yatakta tek kişilik geceler geçirmek… Hiç aklımdan çıkmıyordu ki seks… Sürekli 7-24 porno sitelerinde geziniyordum. Kocamı çok seviyordum ama içimdeki seks isteğine de karşı koyamıyordum bir türlü…
Zamanla öyle bir hale gelmiştim ki… Karşıma çıkan abazalarla laf yarıştırıyor, elim külodumun içinde amımı parmaklarken onlarla sikmeli sokmalı seks sohbetleri yapıyordum. Bana kameralarını açıp kalkmış erkekliklerini gösteriyorlar, ben izlerken mastürbasyon yapıyorlar, boşalmalarını izlettiriyorlardı. Onların tahrik etmesiyle bekarlığımdaki gibi mastürbasyon skorum giderek artıyordu.
Bir gün kendimi buzdolabını açmış, içime sokmak için salatalık, havuç vs. beğenirken yakaladım. Boş boş tezgahın üzerine dizdiğim sebzelere baktım kaldım. “Ne yapıyorsun Gül!” dedim kendi kendime… “Sen artık seks manyağı oldun kızım, bırak bu işleri…”
Ertesi gün iş aramaya başladım. Düzgün fizik, güzellik, seksapel, diploma bir araya gelince fazla beklemem gerekmedi. Bir gram fazlasız fit beden, uzun bacaklar, uzun sarı saçlar, giydiğim mini etek benimle görüşen erkek insan kaynaklarında, firma sahiplerinde vurucu etki yapıyordu. Çalışacağım işi ben seçtim diyebilirim, bir hafta sonra çalışmaya başlamıştım.
O sabah… On günlük ayrılıktan sonra, bir gece geç vakit koca bey gelmiş, bir seans sevişmiştik yine… Adam yol yorgunu ve uykusuz olduğundan üstelemedim fazla, bir kereyle yetindim. Ben de erkenden işe gidecektim zaten… Nefsimizi körlettik bir posta, uyuyup kaldık.
Sabah uyanıp işe gitmek için telaşla hazırlanırken yattığı yerden beni izliyordu. Çırılçıplak… Çekmecelerde iç çamaşırı ararken… Minicik külodumu ayağıma geçirirken… Uzun bacaklarıma jartiyer çorabımı giyerken… Kavun irisi memelerimin yarısını örtebilen sütyenimin kopçalarını takarken… Baldırlarımda kalan daracık mini eteğimi çekiştire çekiştire giymeye çalışırken…
Tuvalet aynasının önünde makyajımı tamamlarken aynadan kocamın önündeki çadırı gördüm, güldüm,
-“Ne oldu kocam, çadırı kurmuş seninki…” dedim. Gerçekten sırtüstü yatan kocamın önünde ufarak bir kızılay çadırı vardı sanki… İnce beyaz çarşafı kaldırmıştı kocamın erkekliği…
-“Sorma… Seni böyle çıplak, seksi görünce canı sikişmek istedi. Baksana nasıl başını kaldırdı…” diyerek gözleriyle işaret etti çadırı… Makyajım bitmiş, çıkmaya hazırdım artık… Gidip yatağın başucuna gidip eğildim, dudaklarına bir öpücük kondurup,
-“Mmmm… Benim için mi kalktı bu canavar?” dedim önündeki tümseği okşarken… O da elini uzattı, eteğimin altına sokup külodumun üstünden amımı avuçladı,
-“Başka kimin için kalkacak aşkım, seninkinden başka girecek amcık yok ortalıkta…”
-“Terbiyesiz…” derken içim bir hoş olmuş, içimdeki orospu kıpırdanmaya başlamıştı. “Ayıp şeyler konuşma…” derken çarşafla beraber sikini avuçlamış sıkıyordum. “Demek ortalıkta başka amcık yok ha? Yani başka amcık bulsa dalacak hemen, öyle mi?”
-“Ne yapsın zavallı, girecek delik arıyor baksana…” Parmaklarımın arasındaki taş gibi kalkmış sikini hınçla sıkarak kocamı inlettim.
-“Sen sikine selam söyle, o amcığın etrafında içine girmeye hevesli bir sürü yarak kaynıyor. Ama o amcık ondan başka yarak istemiyor, onu bekliyor hep zavallı…” dedim. Yattığı yerde kıvrandı kocam… Çarşafı üstünden sıyırıp attı. Bacaklarının arasında heykel kesilmişti siki, dimdik, tek gözü tavana bakıyordu…
“Hadi gel, otur şunun üstüne, gece doymadı bir posta sikişle…” diye inledi. Eğilip kırmızı rujlu dudaklarımın arasına aldım sikinin başını, dilimle içerden şöyle bir yaladım emerken, çıkarıp bıraktım. Sikinin başı rujumla kıpkırmızı olmuştu.
-“Giyindim, makyajımı yaptım. Azdırma beni de, geç kalmayayım… Geç kalırsam patron siker beni…”
-“Patron siker mi?” Bir kaşını kaldırmış, bana bakıyordu. İşveli bir kahkaha attım. Aletini ortasından tutup sallarken,
-“Mecazi anlamda yani, yatırıp beni sikecek hali yok, çok kızar demek istedim… Hem bugün yarım günlük işim var, bekle canım, öğleden sonra geliyorum. Bu siki yemek için can atıyor benimki de… Şimdiden ıslandı.”
-“Lütfen… Bir iki saate kadar ben de gidiyorum, bir hafta yokum. Yeter ki şunun acısını dindir, sonra patronun ne isterse yapsın. Otur şunun üstüne canım…”
Elini eteğimin altına sokmuş, jartiyer çorabımın dantellerini geçen parmakları incecik tülden yapılmış tanga külodumu çekiştiriyordu casino siteleri yalvarırken… Tutup parçalayarak çıkardı külodumu, parçaları fırlatıp attı. Eliyle kadınlığımı avuçladı. Hırsla… İnledim. Orta parmağını içime batırıyordu avuçlarken… Islaklığımı hissedebiliyordum. Torbalarını avuçladım fazla acıtmamaya çalışarak, uzun tırnaklarımı etine batırdım. Bu kez inleme sırası ondaydı.
-“Bırak diyorum sana…” diye tısladım. “Canımı istetme şimdi giderayak… Geç kaldım zaten… Nasıl ıslandığımı görmüyor musun? Bu vaziyette işe gidersem patronun kucağına kendim oturucam, onun beni zorlamasına gerek kalmayacak…”
Her zaman yaptığımız fantezi oyununu oynuyorduk kocamla… Rahatça konuşabiliyordum. Başını uzatıp dudaklarımı öpmeye çalıştı, başımı yana çevirdim, kaçtım. Yalvardı,
-“Oh, azgın orospum benim… Ne olur, bırak sikeyim seni aşkım… İkimiz de istiyoruz. Aklım sende kalmasın, karım şu anda patronla sevişiyor mudur acaba diye merakta bırakma beni… Bana bırak kendini… Hadii…”
Güldüm ama kararlıydım. Gerçekten geç kalmıştım. Zorlukla kurtardım kendimi… Altıma külot giyecek vaktim bile kalmamıştı. Son bir kez başımı çevirip baktım kapıdan çıkarken… Koca bey yatakta uzanmış, eli sikinde, yalvaran gözlerle bana bakıyordu umutsuzca… Kapıyı çekip çıktım. Serin sabah rüzgarı mini etekli bacaklarımın arasında çoraplarımı okşarcasına dolaşıyor, ıslak ve külotsuz amımda kendini hissettiriyordu. Ürpererek arabama doğru yürüdüm.
Kocama söylediğim gibi öğleden sonra işim bitmiş, marketten bir iki alışveriş yapıp eve giriyordum. Niyetim soyunup yatağıma girmek, marketten aldığım kırmızı şarabı yudumlarken bilgisayarın başında vakit öldürmekti. Elimdeki poşette manav reyonundan boyunu kalınlığını seçerek aldığım birkaç salatalık ve bir paket prezervatif de vardı. Kocamın sabah uyandırdığı ateşi söndürmeye çalışmalıydım. Yine yalnız geceler, günler beni bekliyordu, kahretsin…
Sabah uyarılıp ıslak ıslak işe gitmek, işyerinde külotsuz çalışmak, yakışıklı patronumla iş konuşurken bir yandan da, altımda külot olmadığını, ıslandığımı bilse ne yapardı diye düşünmek iyice azdırmıştı beni… İnternette beni bekleyen takipçilerimle sevişmeye, onlarla sanal seks yapmaya kararlıydım. Kocamın evde olmadığı, seks diye duvara tırmandığım her gece olduğu gibi…
Anahtarı çıkarıp kapıya uzattığımda bir parmak aralık olduğunu gördüm önce… Nasıl olur diye düşündüm. Oysa ben çıkarken kapıyı kapatmıştım. Sonra aklıma kocam geldi. Salak herif diye kızdım adama… Giderken açık bırakmış, hırsızlara davetiye çıkaracak. Kapıyı itip girdim. Şöyle bir bakındım. Seslendim. Kimse yok. Kocamın ayakkabıları, ceketi portmantodaki yerinde değil. Gitmiş. Elimdeki şarap şişesini, poşeti mutfağa bıraktım. Üstümdeki ceketi çıkarıp portmantoya astım. Beyaz ipek gömleğimin düğmelerini çözerken yatak odasına ilerledim. Kapıyı açtığımda dona kaldım.
Yatak odası darmadağın olmuştu. Gardrobun kapıları açılmış, giysiler, çekmeceler yerlere atılmış, yatağın üzerinde iç çamaşırlarım, çoraplarım savrulmuş vaziyette… Sanki bomba patlamış gibi… Korkuyla başımı yan duvara çevirdim. Gizli kasamızın olduğu duvara… Aklıma gelen şey… Kasayı kapatmak için önüne astığımız tablo yerde, duvara dayanmış. Kasanın kapağı açık… İçi boş…
Tam olayı kavramış, holdeki telefondan polisi aramaya niyetlenmiştim ki, arkamda bir nefes hissettim. Bir kol boynuma dolandı. Siyah deri eldivenli bir el ağzıma kalın bir koli bandı yapıştırıverdi arkasından… Boynuma sarılan kola iki elimle yapışıp baskısını azaltmaya çalışırken başımı çevirip adamı görmeye çabaladım… Onun yerine bir bıçak parladı birden… Upuzun, soğuk çelik nefesimi kesti. Ölüm korkusu hırsız paniğinin önüne geçti bir anda… Pilim bitti, kıpırdayamadan kaldım. Bayılıp düşmemek için kendimi zor tuttum.
Sonra adam boynumu bırakıp ellerimi tuttu, arkamdan sımsıkı bağladı. Sonra da duvara dayadı beni… Siyah deri mont, boğazlı siyah kazak, siyah kar maskesi… Göz deliklerinin yerinde siyah güneş gözlükleri… Gözlerim fal taşı gibi açılmıştı. Korkudan ölmek üzereydim. Dizlerim titriyordu. Ellerindeki siyah deri eldivenler dikkatimi çekti. Sağ elindeki bıçağı burnuma dayarken sol eliyle boğazımı tuttu. Hafifçe sıktı. Sırtımda duvar, boynumda soğuk eldiven… Boğuk, kalın, anlamakta zorlandığım bir sesle,
-“Kıpırdama… Gebertirim… Leşini bulurlar senin…” dedi. Tüm vücuduyla bastırıp kıpırdanmama engel olurken eldivenli eli gevşedi, boynumdan okşarcasına aşağılara kaydı. Nefes almakta biraz rahatladım. Bıçaklı el bıçağı yanağıma bastırırken, eldivenli eli bu kez, yatak odasına gelirken düğmelerini açtığım gömleğimin açıkta bıraktığı yarım sütyenimin üstünden memelerimi okşamaya başladı.
Bir yandan da kabarmış önüyle vücuduma bastıra bastıra sürtünüyor, kalkmış erkekliğini bana hissettirmeye çalışıyordu. Eldivenin soğuk derisinin memelerimdeki temasıyla ürperdim. Tüylerim diken diken oldu. Korku, dehşet, heyecan, çaresizlik, umutsuzluk… En boktan kabuslarımda hissetmediğim derecede salgılanan adrenalin hormonum tüm vücudumu sarmıştı o anda…
Eldivenli parmaklar sütyenimi aşağıya indirip çıplak bıraktığı iri memelerimi okşadı, avuçlayıp sıktı. Sonra aşağıya indi, çıplak tenimde, karnımda, belimde dolaştı. Daha… Daha aşağıya… Çoraplı bacaklarımı okşadı, eteğimin altına girdi. Baldırlarımı, popomu avuçladı acıtarak… İnledim. Bağırmak istiyordum ama boğuk sesler çıkarmaktan öte geçemiyordum.
Kar maskesi boynuma kapandı. Dudaklarını boynumda hissettim. Başımı sağa sola çevirip kurtulmaya çalıştım dudaklarının sıcaklığından… Kapının yanındaydık. canlı casino Ben başımı çevirmeye çalışınca bir anda kapının ahşap pervazına sapladı koca bıçağını… Yanağımın iki santim yanında bir süre vınladı çelik parçası… Dondum kaldım. O öpmeye devam etti. Kulak mememi yaladı. Nefes alışverişini duyuyordum kulağımda, hızlanıyordu gitgide, soluyordu. Bana baskı yapıp duran bedenini geriye çekti sonra… Önümde eğildi biraz, eteğimi yukarıya kaldırıp baktı. Külotsuz kadınlığıma… Boğuk, anlaşılmaz sesini tekrar duydum,
“Vayy…” diye homurdandı yine… “Külot yok altında… Kahpe…”
Doğrulup tekrar yanaştı, bir fermuar sesi duydum. Sonra bacaklarımın arasında bir sıcaklık… Kalkmış erkekliğini bana dayamıştı hayvan… “Aç…” diye hırladı. Korkuyla bacaklarımı araladım. Sikini apış arama soktu. “Daha…” dedi. Biraz daha açtım bacaklarımı, olduğum yerde… Sert erkeklik organı kadınlığımın dudakları arasında sürtünüp duruyordu şimdi… “Mmmm…” diye zevkle homurdandı.
Aman tanrım… Bizi soyduğu yetmiyor gibi, üstüne bir de beni zorla sikecekti bu hayvan… Bir taşla iki kuş…
Polise ne diyecektim? Uzun boylu, simsiyah giysili bir adam… Saçı, gözü, teni, hiçbir ayrıntı yok. Ne parmak izi, ne görüntü, hiçbir şey… Belki görüp göreceğim az sonra amıma girecek olan adamın siki… Soydu, sikti, gitti. Bu kadar…
Sikti deyince kocam geldi aklıma… Asıl kocama ne diyecektim? Nasıl karşılardı bunu? Sevişirken fantezi yapardık hep… Başka erkeklerle grup seks, patron sikti, tatilde zenci becerdi, evde sucu oğlan, komşunun kocası atladı falan ama, adı üstünde, fantezi…
Bu defa olay gerçekti. Kocamdan başka bir erkek beni sikmek üzereydi. Hoş görecek miydi acaba? Sikilmiş karısını bağrına basar mıydı, yoksa bir de kocam tekmeyi vurur muydu? Aman, vurursa vursun. Bana erkek mi yok? Hiçbir şey umurumda değil, yeter ki bu beladan sağ salim kurtulayım. Her şeyin bir çaresi vardır.
Amıma girecek olan sik hala amımın dudaklarının arasındaydı. Ateşten bir demir parçası gibi tenimi yaka yaka sürtünüyordu amıma… Dehşetle fark ettim. Korkunun yanına zevk de eklenmişti şimdi… Elimde değil ki, mekanik bir şey… Eldivenli el kalçalarımı tutmuş sıkarken, odunu am dudaklarımı okşuyor, klitorisimi zevkten kabartmış, sürtünüp duruyor. İnlememek için kendimi zor tutuyorum.
Zaten sabah kocam azdırmış. Bütün gün işyerinde külotsuz dolaşıp durmuşum. Gelirken kendimi sanal sekse hazırlamışım. Yarak diye, seks diye ölüp duruyorum. Şimdi de bu felaket geliyor başıma… Dudaklarımı sıktım zevk feryadı koparmamak için… Zaten ağzım bantlı ya… Amacım adama belli etmemek.
Ama ben belli etmeyeyim derken, herifçioğlu kalçamı sıkıştıran eliyle bacağımı tutup kaldırmaz mı? Aralanan bacak aramdaki sikinin başını girişime dayamaz mı bir de? Eğilip bakamıyordum ama, eminim, zevk suyum adamın sikini ıslatmıştır. Benim yarak delisi amcığım kapısını açmış, hazır ve nazır, ıslak ve kaygan, adamın sikini buyur etmeye hazır ve amade… Gözümle göremiyordum, lakin hissettiğim kadarıyla hayli uzun ve kalın bir şeydi amıma dayanan yarak…
Sonra… Adam bir anda sikini kökledi hazır ıslak amıma… “Hınnnhh…” diye bir inilti kopardım. Ayakta seks yapmaktan her zaman zevk alırdım zaten… Şık şıkırdım konser, düğün, kokteyl dönüşlerinde kocamın abiye elbisemin eteklerini kaldırıp takım elbisesini çıkarmadan sikmesine biterdim hep… Bir de bu absürd, rüya gibi olayın ortasında, ayakta sikilmek…
Sert alet yararak, acımasızca girdi içime… Başı dibime dayandı. Tadını çıkarmak istercesine o şekilde kaldı biraz… Gidip gelmeye başladı içimde… Tek ayağımın üstünde duramaz hale gelmiştim. Anladı, iki bacağımı birden tutup beline doladı. Duvara vurdura vurdura sikmeye başladı beni… Ellerim arkamda acımaya başlamıştı. Fakat zevk duygusu gittikçe yükseliyor, her şeyin üstüne çıkıyordu.
Bir anda başladığı gibi bıraktı beni sikmeyi… Kucağından indirmeden, sikini içimden çıkarmadan döndü, yerlere saçılmış eşyaların, giysilerin arasından geçerek yatağın yanına geldi iki adımda… Off… Çok iyi dedim içimden, elimde olmadan sevindim… Hiç olmazsa yatakta siksin beni… Ellerim arkada bağlı, ayakta sikilmek yorucu olmaya başlamıştı. Kötünün iyisi…
Sikini çıkardı içimden bu kez, yatağa, kasayı ararken saçtığı karmaşık giysilerin, çamaşırların üstüne fırlatırcasına bıraktı. Neye uğradığımı şaşırmıştım. Üstümde önü açık bir gömlekle, külotsuz da olsa mini eteğim, jartiyer çorabımla giyinik sayılırdım. Elinde siyah bir kumaşla yaklaştı yanıma tekrar… Başıma geçirdi o siyah kumaşı… Bir torbaydı galiba… Hiçbir şey göremiyordum artık…
Bıçağın soğukluğunu memelerimde hissettim önce… Sonra sütyenimin çekiştirildiğini… Bıçakla kesti sanırım. Gömleğim de aynı akibete uğradı, eteğim de… Uzun bacaklarımı saran kaliteli jartiyer çorabımdan başka giysi bırakmadı üstümde hayvan… Ayak seslerini duydum. Sonra sessizlik… Neredeydi bu adam? Ne yapıyordu? Neden işini bitirmeden çıktı gitti? Öylece, çırılçıplak, sikilmiş, çaresiz, savunmasız, dakikalar geçti aradan… Korku, heyecan, telaşla başımı kaldırıyor, bir ses, bir çıtırtı, bir işaret duymak için çabalıyordum. Zaman kavramını yitirmiştim. Beş dakika mı, on dakika mı, yarım saat mi?
Tam gittiğini düşünmeye, çare aramaya, yatağın üzerinde kıvranıp dönmeye başlamıştım ki, tekrar sesini, daha doğrusu inlemesini duydum. Gitmemişti. Beni, çaresizliğimi, çıplaklığımı izliyordu piç… Zevk alıyordu sadist herif… Yüzükoyun çevirdi beni yatağın üstünde… Karnımın altına başucundaki kocaman yastığı sokuşturdu. Önünde domalmış vaziyetteydim şimdi…
Soğuk eldivenli elleriyle kalçalarımı kaçak casino parçalar gibi ikiye ayırdı. Korkuyla inledim. Sonra dilini arka deliğimde hissettim. Yalıyordu. Arkamı yalıyordu sapık… Lanet olsun. Arkamdan girmeyi düşünüyordu bu adam… Evet… Kocama bile vermediğim popomu sikecekti. Acı acı, keşke arkamı kocama verseydim, onunla anal seks yapsaydık, şimdi alışkın olurdu diye geçirdim içimden… Canım yanacaktı. Hem de çok canım yanacaktı.
Arka deliğimi dakikalarca yaladı. Öyle ki anüsümde dilinin sıcaklığını hissetmek hoşuma gitmeye, zevk almaya başlamıştım. Ve bir de vazelin kokusu… Eldivenli elinin parmağı deliğimde dolaşıyordu kaygan kaygan… Ve o bol vazelinli kaygan eldiven parmağı arkamı zorlamaya başladı. Vazelinin de yardımıyla bir anda arkama girdi o kaygan parmak… Canım yanıyordu. Parmağını sokup çıkardı. Sürekli…
Sonra biraz alışır gibi olunca parmağını çıkardı. Sikinin başını kalçalarıma vurdu. Vazelinli alet şap şap ses çıkarıyordu kalçamda… Başını deliğime dayadı, zorlamaya başladı. İçime bastırıyordu kaygan başını… Kendimi kasmaya, girişe engel olmaya çalışınca hayatımda yediğim en sert şaplağı yedim popoma… Eldivenli el kamçı gibi şakladı. Bir daha… Diğer kalçama… Sağlı sollu yağmur gibi vurdu birkaç kez… Acıyla inliyordum.
“Lanet olsun!” dedim içimden… Tek isteğim acı çekmemekti. Bu hayvan istediğini yapacaktı bana, ister öyle, ister böyle… Hıçkıra hıçkıra ağlarken pelte gibi kendimi ve tüm kaslarımı serbest bıraktım. O anda başı girdi. Acıdan yaş geliyordu gözlerimden… Gövdesi de girdi, başı ilerliyordu içimde… Sonuna kadar girince hiç kımıldamadan bir süre durdu. Artık acı hissetmiyordum. Gidip gelmeye başladı. Dakikalarca… Boşalırsa beni bırakır diyordum içimden… Ama boşalmıyordu bir türlü…
image
Sonunda başladığı gibi bitti, içimden çıktı. Ama boşalmamıştı. Arkamda dimdik, taş gibi batıp duruyordu siki, temasını hissediyordum. Parmaklarını vajinamda hissettim sonra… Eldiveni çıkarmış, parmaklarının tenini amımda hissedebiliyordum, okşuyordu. O sırada vajinamın sırılsıklam olduğunu fark ettim.
İnanamıyordum. Tüm bu süreç içinde zevk almıştım, hem de çok… Yalan yok. Bekledim. İçime girmesini… O ıslak kuyuya sokmasını, zevk vermesini… Bekledim. Ama onun yerine, az önce çıktığı yorgun deliğime sert bir şey dayandı. Salatalık gibi bir şey… Kalın… Kaygan… Ve o kaygan sertlik minik deliğimde kaymaya başladı. Penisinden bile büyük ve kalındı giren şey… Ikınmaya, çıkarmaya çalıştım ama olmadı. Kalın kalın içime girip durdu.
Ardından sert ve sıcak penis vajinamı zorladı. Bu kez o giriyordu yara yara… Az sonra içimde, iki deliğimde iki kalın şey vardı. Penis gidip geldikçe zevk almaya başladım. Bunun için çok kızıyordum kendime ama yapacak bir şeyim yoktu. Önümden, arkamdan sikiliyordum ve müthiş zevk alıyordum.
Bu yetmezmiş gibi arkamdan üstüme eğilip parmağını klitorisime götürmesi bitirdi beni… Kalın salatalık benzeri şey arkamda, penisi önümde, parmakları klitorisimde… Vahşice sikiliyordum. Koptum. Nefes almakta zorlanıyordum. Gözlerim karardı.
Bir süre sonra öyle bir orgazm yaşadım ki kocamla bile böyle bir şey olmamıştı… Sanki ilk kez orgazm oluyordum. Öylesine müthiş, öylesine şiddetli, öylesine muhteşem… Saniyelerce titredim. Ayak parmaklarımı aldığım zevkten kasıyor, orgazmın verdiği zevkten kasılarak, titreyerek kıvranıyordum ve tam orgazm olduğum an soyguncu içime ılık ılık boşaldı…
Kocamla sevişmelerimizde en zevk aldığım şeydi bu… Ben orgazm olurken, onun ılık ılık içime boşalması her zaman delirtirdi beni… Fakat bu kez içime boşalan bir yabancıydı ve bir yandan zevkle kıvranırken bir yandan da tiksiniyor, ya hamile kalırsam korkusu beynimin bir köşesini kemiriyordu. İlaç kullanmayı bırakmıştık bir süredir, prezervatif kullanıyorduk kocamla… Bu hayvanınsa prezervatif kullandığını sanmıyordum. Öylece boşalmıştı içime… Sıcak sıcak spermlerini akıtmıştı, içimi yakıyordu salgıları…
Sonunda adam boşalmasına rağmen hala kalınlığını kaybetmemiş sikini içimden, kasılıp gevşemeye devam eden vajinal kaslarımdan zorlukla kurtarıp çıkardı. Yatağa yan devrilip kaldım. Hala kasılıp duruyordum yattığım yerde… Bileğimi bağlayan ipleri kesti. Serilip kalmıştım. Ellerim serbest kaldığı halde çarmıha gerilmiş gibi yatakta kalakalmıştım. Kolumu kıpırdatacak, başımdaki torbayı çıkaracak halim yoktu. Arkamda koca sertlik hala içimde duruyordu. Onu da çıkardığını hissettim, rahatlamıştım şimdi… Yorgun, bitkin, halsizdim. Ses seda kesildi. Çıt çıkmıyordu. Sanırım gitmişti. Öylece yattım kaldım birkaç dakika… Sonra başımdaki kumaş torbayı çıkarabildim. Gözlerimi kamaştıran ışıkta kırpıştırdım. Gözlerim ışığa alıştığında, yatağın ayakucunda ayakta duran soyguncuyu gördüm.
Kocam…
Elinde eldivenler, simsiyah giysileriyle ayakta dikiliyor, ses çıkarmadan, gülümseyerek, tepkimi merak edercesine beni izliyordu. Başındaki kar maskesini ve gözlükleri çıkarmıştı sadece… Geldi, yatağa, yanıma uzandı, çıplak bedenimi kollarıyla sardı. Şefkatle… Okşarcasına… Deri eldivenlerin temasını sırtımda, deri montunun soğukluğunu memelerimde hissetmek ürpermeme sebep oldu. Başımı göğsüne yasladım yorgun bir tavırla… Bir süre konuşmadık. Sonunda,
-“Sabah seni öyle bırakmak çok koydu bana… İşe gitmedim, seni bekledim.” dedi. Elimle yerlere saçılan giysileri gösterdim,
-“Ortalığı sen toplayacaksın.” dedim ben de… “Parmağımı bile sürmem…”
-“Elbette…” dedi çıplak sırtımı, uzun sarı saçlarımı okşayarak… “Sen merak etme…”
-“Hayvansın sen…” dedim halsizce göğsüne yumruğumu vurarak…
-“Biliyorum…” dedi, eğilip dudaklarımı şefkatle öptü.
Kendime gelene kadar kocamın kollarında yattım. Bundan sonra cinsel yaşantımız iyice renklenecekti anlaşılan…
O günü hiç unutmadım. Unutmam mümkün değil zaten… Çünkü o günün hatırasını içimde taşıyorum. Altı aylık hamileyim.
Ben Esra telefonda seni boşaltmamı ister misin?
Telefon Numaram: 00237 8000 92 32